4 gün çalışma modeli son günlerde iş dünyasında oldukça sık bahsedilen konular arasında yer alıyor. Pandemi ile hayatımıza katılan yeni çalışma modelleri iş yaşam dengesi kavramının sık gündeme gelmesine neden oluyor. İnsanı odağa alan güncel İK yaklaşımları bu yeni çalışma sisteminin yaygınlaşmasını sağlıyor. Haftada beş gün çalışma ile sağlanan toplam 45 saatlik mesai süresi 100 yılı aşkın bir süredir hayatımızda yer alıyor. 1926’da Ford Motor Company tarafından standart hale getirilen bu sistem uzun yıllardır kullanılıyor. Son zamanlarda farklı bir yaklaşımla dört günlük çalışma düzeninin yeterli olup olmadığı tartışılıyor. Peki, bu yeni çalışma modeli nasıl uygulanıyor?
4 Gün Çalışma Modeli Nasıl Uygulanır?
4 gün çalışma modeli çalışanların görev tanımı, ücret ve yan hakları aynı kalmak koşuluyla haftalık 32 saatlik bir mesai düzenine geçmesi ile uygulanıyor. Şirket politikası doğrultusunda uygulanış biçimi farklılık gösterebiliyor. Şirket genelinde uygulanan bir tatil günü veya her çalışanın farklı bir günde izin kullanabileceği bir sistem tercih edilebiliyor. Çalışanların izin günlerini kendi seçmesi ağırlıklı olmak üzere bu yeni sistem günümüzde birçok farklı şekilde uygulanıyor. İzlanda 4 gün çalışma sisteminin ilk uygulandığı ülkeler arasında yer alıyor ve çalışanların %86’sının bu hakka sahip olduğu biliniyor. İspanya, Japonya, İrlanda’da 4 gün çalışma ile ilgili geçiş denemeleri yapan ülkeler arasında yer alıyor.
4 Gün Çalışma Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları Nelerdir?
Her yeni çalışma modelinin olduğu gibi 4 gün çalışma sisteminin de avantaj ve dezavantajları bulunuyor. Büyük istifanın etkilerinin hala hissedildiği günümüzde 4 gün çalışmanın sağladığı avantajların başında işten ayrılma oranlarını düşürmesi yer alıyor. Çalışanların stres seviyesini düşüren ve serbest zamanlarını arttıran bu yeni sistem aynı zamanda işletme maliyetlerini de düşürüyor. Bazı çalışanların mevcut iş yükünü sürdürebilmek için haftanın dört günü yoğun mesai saatlerine katlanması zorunluluğu sistemin en önemli dezavantajı olarak kabul ediliyor. Ayrıca çalışanların daha kısa sürelerde görevlerini tamamlamaya odaklanmasının iş birliği ruhunu öldürmesi ve ekiplerin motivasyonunu azaltmasından endişe ediliyor. Bu yeni sistem henüz ülkemizde aktif olarak uygulanmıyor. İK profesyonelleri sisteme aşamalı olarak geçilmesini ve tüm personelin hazır durumda olmadan ani sistem değişiklikleri yapılmaması konusunda uyarıyor.