Daha ziyade 1965-1979 yılları arasında doğanlar olarak kabul edilen X Kuşağı, günümüzde en yaşlısı 57 ve en genci 43 yaşları arasındaki bireyler için kullanılmakta. “X” ifadesi, Douglas Coupland’ın 1991 yılında orijinal adı “Generation X: Tales for an Accelerated Culture” olan kitabının yayınlanmasıyla birlikte yaygın bir şekilde kullanılmaya başladı.. Etiketlere karşı çıkan bir kuşağı konu edinen bu kitapta “X” ifadesi, bir kimlik arayışı içinde olan, ancak onu bulamayan bir değeri sembolize etmekte.
En bilinen adları X Kuşağı (Generation X, Gen X) olmakla birlikte
- Bebek Düşüşü (Baby Bust),
- Onüçüncü Kuşak (Thirteenth Generation),
- Patlama Sonrası (Post-Boomers),
- Kayıp Kuşak (Lost Generation),
- Geçiş Dönemi Kuşağı (Transition Generation)
gibi adlarla da anılmaktalar.
Gelişme Yılları Bağlamında En Belirgin Özellikleri
X Kuşağı, önceki kuşaklar gibi, sıcak savaşı bizzat tecrübe etmemiş, ancak savaşı hep bir tehdit unsuru olarak algılamış, değişen dünya dinamiklerinin yansıması olan ekonomik sorunlarla mücadele etmek durumunda kalmış bir kuşak olmuştur. Öyle ki bu belirsizlikler içinde ailelerinin işlerini kaybetmeleri süreçlerine de tanıklık etmiş olan X Kuşağı; durgun işgücü pazarı, kurumların küçülmesi ve sınırlı işgücü hareketliliği ile büyümüştür. Böylece, sosyal ve ekonomik karmaşanın neden olduğu ailevi, mali ve toplumsal güvencesizlikleri tecrübe etmeleri nedeniyle şüpheci ve güvensiz bir yapıya sahiptirler.
X Kuşağı üyeleri büyük çoğunlukla her iki ebeveynin de çalıştığı bir aile ortamında yetiştiğinden ya da boşanma oranlarının yüksek olması nedeniyle tek bir ebeveyn ile yaşadıklarından okul dönüşü geldikleri evlerinde kendi başlarının çaresine bakmaları gereken bir çocukluk geçirmişlerdir. Okul dönüşü evde aileleri tarafından karşılanmayan bu çocuklar, daha ziyade tek başına sosyalleşmek durumunda da kalmıştır. Böylesi bir aile yapısı içinde büyüyen X Kuşağı için bu durum, ailelerinin varlıklarını hissedemedikleri her an, her türlü destek için arkadaşlara yönelmeyi beraberinde getirmiştir.
X Kuşağının gelişen teknoloji kullanımı ile büyüdüğü ve teknolojinin büyük bir kısmının da bu dönemde ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. Ancak bilgisayar kullanmaya başlayan ilk kuşak olmalarına ve günümüzdeki hakim diğer teknolojik ürünlerin çoğunun bu kuşak üyeleri tarafından geliştirilmiş olmasına rağmen teknolojiyi kullanabilme konusunda bir sonraki kuşağa yetişememişlerdir.
Çalışma Hayatında Öne Çıkan Tutum ve Davranışları
Gelişim yıllarında farklı koşulların tecrübe edilmesinin, çalışma ortamı da dâhil olmak üzere bireylerin çevrelerini algılama ve yorumlama biçimini etkilediği düşünülmekte. Nitekim farklı yaş aralıklarında doğan bireyler hayatlarını etkileyen olayları diğerlerine göre farklı şekilde deneyimlemekte ve yaşanan olaylar bireyi şekillendirirken çalışmaya ilişkin tutum ve beklentileri üzerinde de belirleyici olmakta.
Y Kuşağı üyelerinin çalışma hayatında öne çıkan tutum ve davranışlarını önceki yazımda sıralamıştım. Gelin şimdi de X Kuşağı üyelerinin çalışma hayatında öne çıkan tutum ve davranışlarını sıralayalım:
- Çalışmaya Olan Bakış Açıları “Yaşamak İçin Çalışmak” Düşüncesi ile Açıklanır: Sıkı çalışmayı daha az önemli bulup hayatlarını işverenlerinin otoritesi ve belli çalışma saatleri çerçevesine adamaya ve ömür boyu istihdam edilebilirliği beklemeye değer vermezler.. Aksine, kıdeme kıyasla kişinin işine gösterdiği ilgi ve çabanın bir göstergesi olarak işletme içinde kariyerlerini geliştirebilmek amacıyla sahip oldukları bilgi ve becerileri geliştirmeye daha fazla önem verir, bilgi ve becerinin kıdemden çok daha önemli faktörler olduğuna inanırlar.
- Otoriteyi İşleri Yavaşlatan ve Etkisiz Bir Mekanizma Olarak Görürler: Yöneticileriyle olan ilişkilerinde otoriter ve emir komuta zinciri çerçevesinde bir tutumdan ziyade işbirlikçi ve eşitlikçi bir tutumun daha yapıcı olacağına inanırlar. .Çalışma ortamında otoriteye karşı gelmekten geri durmamaları, iş özel yaşam dengesine önem vermeleri ve yetkinlikleri konusunda kendilerine yatırım yapmaları bu davranış özelliklerine örnek olarak gösterilebilir.
- Önceki Kuşaklara Kıyasla Çalışma Hayatında Daha Fazla Bağımsızlık ve Esneklik Beklerler: Sosyal ve ekonomik belirsizliklerin hakim olduğu bir dönemi tecrübe eden X Kuşağı, özellikle ebeveynlerinin işletmeleri için büyük fedakarlıklarda bulunmalarına rağmen işsiz kalmalarına da tanıklık etmiş olduklarından önceki kuşaklara kıyasla çalışma hayatında daha fazla bağımsızlık ve esneklik gibi davranış özellikleri geliştirmişlerdir. Bu nedenle kendi gelecekleri konusunda ihtiyatlı adımlar atmayı ilke edinirler.
- İşletmeye Bağlılıktan Ziyade Kariyerlerine Bağlılığa Önem Verirler: Ebeveynleri gibi işletmelerine kendilerini feda edercesine bağlılıkla çalışarak çalışma hayatında yer edinebilmek yerine teknik bilgi ve becerilerini geliştirdikleri oranda çalışma hayatında tutunabileceklerine inanmışlardır. Bu nedenle bu yetkinliklerini olabildiğince güncel tutmaları gerektiğini düşünerek işletmeden ziyade kariyerlerine bağlılık göstermeyi tercih ederler.
- İşyeri Seçiminde İstihdam Edilebilirliklerini Arttırıcı Tercihlerde Bulunurlar: Bir işyeri tercihi yapmak durumunda kaldıklarında bu yeni işlerinin işletme içinde yükselme ve gelişime ne kadar açık olacağından ziyade, bir sonraki sefere iş bulma konusunda kendilerine ne kadar yardımcı olabileceği ile çok daha fazla ilgilenirler. Çünkü her bir yeni pozisyonu, yeni bir fırsat basamağı olarak görmekte, bu pozisyonun aynı işletmede olması gerektiği görüşüne inanmayarak her yeni pozisyonun piyasada tutunabilirliklerini geliştirmek için bir öğrenme fırsatı olduğunu düşünürler.
- Teknolojik Okuryazarlığa Önem Verirler: Özellikle bilgisayar teknolojisini ilk kez kullanan kuşak olarak, teknolojinin olumlu etkilerini birçok alanda deneyimlemişlerdir. Gelişen teknolojilerin önemine şahit oldukları için teknolojik okuryazarlığa da hayli önem vermişlerdir. Önceki kuşaktan daha fazla teknik beceriye sahip olan X Kuşağı üyeleri bu sayede yüksek teknoloji ile donatılmış işyerlerinde nitelikli iş ortaya koymak konusunda da teknolojiye uyum sağlayarak başarılıdırlar.
- Sosyal Sorumluluğa Önem Veren İşletmelerde İstihdam Edilmeyi Tercih Ederler: Sosyal sorumluluk alanlarını çalışanların bireysel ihtiyaçları ile uyumlu hale getiren işletmelerin, X Kuşağı üyeleri için ilgi çekici olabileceklerini düşünülür.
- Sosyalleşerek Arkadaşlık Kurabilecekleri Çalışma Ortamlarını Tercih Ederler: X Kuşağı üyelerinin işletmeden beklentileri işyerlerinin sadece çalışarak zaman geçirdikleri bir ortam olmasından ötedir. Sosyalleşmeye önem veren bu kuşak, işlerini eğlenerek yaptıkları bir çalışma ortamını tercih ederler.
- Önceki Kuşaklara Kıyasla Zaman Kullanımı Konusunda Daha Fazla Benmerkezcidirler: X Kuşağı, İş özel yaşam dengesine önem veren ve bu dengeyi korumakta daha bağımsız, özerk ve kendine güvenen bireylerden oluşmakta. Bu nedenle ailelerine ve özel hayatlarına ayıracakları zamanı, iş için feda etmeyerek bu ihtimali en az düzeyde olacak bir seviyede tutmaya gayret ederler.
- İş Özel Yaşam Dengesini Korumak Konusunda Hassastırlar: X Kuşağı üyelerinin iş özel yaşam dengesini koruma konusundaki hassasiyetlerinin, öncelikli olarak ebeveynleri olan önceki kuşağın işkolik tutumları nedeniyle kendilerine yeterli ilgi göstermemiş olmalarından kaynaklandığı düşünülür. Diğer yandan, iş dışı faaliyetlere de en az işleri kadar değer vermeleri ve bunlara katılmak için daha fazla serbest zaman arayışı içinde olmaları göz önünde bulundurulduğunda, bu durum çalışmaya verdikleri önemde ve dolayısıyla işletmeye bağlılıklarında azalma olarak algılanabilecek sonuçlar da doğurmaktadır.