Ana SayfaİK TrendleriZoom Yorgunluğunu Önlemek

Zoom Yorgunluğunu Önlemek

Yazar

Tarih

Kategori

İş için veya sosyalleşmek için yapılan görüntülü aramalar gibi COVID-19 öncesi yapılan her şey artık bir video görüşmesi aracılığıyla yapılıyor. Görüntülü aramalar iş arkadaşları, aile ve arkadaşlar ile bağlantıda kalmayı ve iletişimin devamlılığını sağlıyor. Ancak bireyler günün çoğunu bilgisayar ekranlarına veya mobil cihazlara bakarak, video ve sesli konferanslar arasında geçiş yaparak, e-postalara ve mesajlara yanıt vererek geçirebiliyor. Bu, sağlığı olumsuz yönde etkileyerek hem beden hem de zihin için yorucu bir hal alıyor. Zoom yorgunluğu denilen kavram tam bu noktada ortaya çıkıyor. 

Zoom Yorgunluğu Nedir?

Zoom yorgunluğu, video konferans yoluyla toplantılara katıldıktan sonra aşırı derecede bitkin, bunalmış veya stresli hissetmeyi ifade etmek için kullanılıyor.

Z kuşağı, teknoloji konusunda en bilgili nesil olarak görülüyor. Pandemi ile birlikte evden çalışma düzeni Zoom toplantılarını artık hayatın bir parçası haline getirdi. Bu durum Z kuşağı gibi bir nesli bir yormaya başladı. Bununla beraber Zoom yorgunluğu kavramı da hayatımıza girmiş oldu. Sık sık video konferans yapmanın getirmiş olduğu yorgunluk, psikolojik olarak tüm çalışanları etkilemeye başladı.

Yapılan bir araştırmaya göre, 18 ila 24 yaşları arasındaki çalışanların yaklaşık üçte ikisi, “COVID-19 pandemisi sırasında web kameralarının önünde çok fazla zaman geçirmekten” zihinsel ve duygusal stres yaşadıklarını belirtiyor. Bu kaygıların arasında videodayken evlerinde yapılan etkinliklerden utanma korkusu, kameralarını sürekli açık tutma baskısı ve diğer katılımcıların hareketlerinden ve ifadelerinden duyulan dikkat dağınıklığı bulunuyor.

Zoom Yorgunluğu Neden Oluşuyor?

  • Toplantılar sırasında kameranın açık olması ve kişilerin kendilerini en iyi şekilde sunması için baskı yapılabiliyor.
  • Göz temasının videodaki gerçek göz teması gibi olmaması ve iletişimin bu bileşeninin kaybedilmesi. Doğrudan kameraya bakmadan başkalarıyla göz teması kuruyormuş gibi görünmek strese yol açabiliyor.
  • Görüntülü konuşmak için odaklanmaya ihtiyaç duyuluyor. Aynı anda birden fazla kişiyi izlemek, görüşmedeki herkesin mimiklerini, ses tonunu algılamak odaklanmayı zorlaştırıyor.
  • Herkesin kamerasının açık olmaması, iletişimde zorluklar yaratabiliyor. Yüz yüze olmadığı için çoğu zaman iletişim zorlukları yaşanıyor. Tepkileri normalden daha açık bir şekilde gösterme durumu çok fazla çaba ve enerji gerektiriyor. 
  • Çoğu video konferans aracında sunulma şeklimiz, konuşmalar sırasında normalde güvendiğimiz doğal ipuçlarının kullanılmasını engelliyor. 
  • Video konferansları sırasında karşıdaki kişiyi yorumlayabilecek el hareketleri gibi jest ve mimiklerin olmaması, kişiyi tanıma ve yorumlama konusuna ket vurabilir. Bu nedenle tüm iletişim sürecini anlamlandırmak ve karşıdaki kişiyi tanımak zor olabilir.
  • Yaşanan ses ve görüntü sorunları iletişimi zorlaştırabilir, görüşmenin verimini düşürerek zaman kaybına neden olabilir. 
  • Görüşme esnasında dış kaynaklı ses ve gürültüler görüşmenin verimini düşürebilir ve iletişimi zorlaştırabilir.

Zoom Yorgunluğunu Önlemek İçin İK Neler Yapabilir?

İK’nın yapabileceği ilk ve en önemli eylemlerden biri, çalışanlarla iletişim kurmak ve yalnız olmadıklarını anlamalarını sağlamaktır. Günümüzde yorgun hissetmek ve görüntülü aramalardan sıkılmak aslında çok yaygın ve normal. Şirketlerin çalışanların hissettikleri baskıları anlaması ve konuyla ilgili mücadele etmesi gerekiyor. Tabii ki tüm iş gücüne bu şekilde ulaşmak, iletişim modülüne sahip bir İK yazılımına sahip olduğunuzda çok daha kolaylaşacaktır.

  • Çalışanların kamera önünde olmak isteyip istemediklerine karar vermesine izin verilmeli. Mümkün olduğunda kameradan uzak kalmayı kişisel bir seçim haline getirmek önemli bir adım olarak görülüyor. Kamera kullanımının kişiler üzerinde yarattığı baskının farkında olunmalı ve dengeli bir dağılım yapılmalı.
  • Toplantıları minimumda tutmaya özen gösterin. Fazladan ve olmaları gerekmeyen bir görüşmeye dahil etmek, zaman yönetimini ve verimliliği olumsuz olarak etkiliyor. Toplantıların kayıt altına alınması ve toplantı notlarının oluşturulması kişileri o konu hakkında bilgilendirmek için yeterli görülebilir. Bu şekilde fazladan insanın toplantılara dahil edilmesinin önüne geçilebilir. 
  • Görüntülü aramanın alternatiflerini kullanmaya teşvik edilebilir. Yorumları paylaşmak ve belgeler üzerinde birlikte çalışmak için işbirliği araçlarının kullanılması sağlanabilir. Görüntülü arama yerine anlık iletişim için kurulan sistemlerin şirket içerisinde yaygınlaşması sağlanabilir.
  • Çalışanların çalışma günleri boyunca her zaman ekran karşısında olması sağlık ve zindelik için olumsuz olabilir. Küçük molalar amaçlı alternatif iş etkinlikleri, molalar ve egzersiz çalışmaları oluşturulabilir. Bu etkinlikler, yorgunluğun azaltılmasına  ve üretkenliğin artmasına yardımcı olabilir. 
  • Bir video görüşmesinin etkili bir şekilde nasıl yapılacağına ilişkin şirket çapında yönergeler yayınlanabilir. Çok fazla insanın olmasının ve görüşme zaman aralığının belirsizliği gibi olumsuz durumların engellenmesi görüşmeyi daha verimli hale getirecektir.

Sonuç olarak, İK uzmanları tüm çalışanların daha iyi çalışmasına ve yorgunluk sorununun üstesinden gelmesine yardımcı olabilecek bir konumdadır. İK’dan gelen desteğin kesinlikle görünür ve proaktif olması, çalışanlar ile daha fazla bağlantı kurulması gerekmektedir. Bu şekilde zoom yorgunluğunun da üstesinden gelinebilecek ve verimli çalışmanın temelleri atılacaktır. 

Son içerikler